Bir önceki yazımda Brezilya’nın umduğumuzdan daha pahalı çıktığını ve bu yüzden Brezilya’dan kaçmak için soluğu terminalde aldığımızı anlatmıştım. Haritayı açıp baktığımızda Sao Paulo üzerinden en kısa kaçış güzergahının Foz do Iguaçu olduğunu gördük. Foz do Iguaçu Brezilya’nın Paraguay ve Arjantin sınırında yer alan bir sınır kenti ve dünyaca ünlü Iguacu şelalelerine ev sahipliği yapıyor. 15 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra İguaçu üzerinden ister Paraguay istersek de Arjantin yönüne kaçabilecektik hem de bu ünlü şelaleleri gezmiş olacaktık. Aslında Deniz 2 hafta önceden kesin oraya gideriz diye Couchsurfing üzerinden Foz do Iguaçu’da bize kalacak yer bile ayarlamıştı, ama yanında kalacağımız kişilerin işi çıktığı için orada kalamayacaktık.
Bu arada bir önceki yazıda hatırlarsınız havalimanında 20 dolar karşılığı 23 real aldığımı yazmıştım. Otobüse bineceğimiz gün Metro’nun aktarma istasyonlarından biri olan Se istasyonunda, döviz bürosunda 100 dolar daha bozdurdum. Metrodaki döviz bürosu havalimanından daha insaflıydı 1 dolar karşılığı 1,68 real oranını uyguladılar ve elime 100 dolar karşılığı 168 real geçti. 168 Real’in 120 realini otobüse verince yanımda az bir para kalmış oldu. Deniz’in bize yolluk olarak hazırladığı bir kutu kek yol boyunca işimizi göreceği için harcama yapmayacağımızı öngördük.
Otobüsümüz perona yanaşmadan 20 dakika önce terminalde beklemeye başlamıştık. Otobüs geldikten sonra Deniz ile vedalaşıp koltuklarımıza kurulduk. Otobüs oldukça geniş koltuklara sahipti ve bizim dışımızda toplasanız 6 kişi daha vardı. Oh dedik yayıla yayıla seyahat edeceğiz. Otobüs hareket ettikten yaklaşık 20 dakika sonra 3-4 otobüsün daha yanaştığı bir ara sokakta durdu. Yaklaşık 10 dakika durduk. Biz herhalde otobüse yolcu alınıyor diye düşünürken, adamlar bizim bavulları yan tarafta duran kamyon görünüşlü bir otobüse taşımışlar. Muavin içeri girip “herkes yandaki otobüse geçsin” diye duyuru yaptı. Bizim dışımızdaki yolcular ses çıkarmadan kalkıp diğer otobüse geçtiler. Biz ilk şaşkınlığı atınca, dur bakalım ne yapmaya çalışıyor bu adamlar, diye düşündük, zira diğer otobüse geçmek hiç de işimize gelmeyecekti. otobüsün dışında bekleyen muavin ve şoförün yanına gidip, ispanyolca, neden otobüs değiştirdiğimizi, sorup, bizim şu an içinde bulunduğumuz otobüs için ödeme yaptığımızı, diğer otobüse geçmek istemediğimizi söyledim. Hem muavin hem de şöför aslında İspanyolca anladıkları halde, salağa yatıp ne dediğinizi anlamıyoruz dediler. Ne yapalım baktık çare yok diğer Brezilyalı yolcular gibi biz de geçtik diğer otobüse.
Yaklaşık 20 yaşındaki otobüsümüz hınca hınç doluydu. kendimize yer bulup oturduk. Otobüse ağır bir koku hakimdi, üstüne üstlük klima da yoktu. Neyse ucuz etin yahnisi yavan olur diyerek kendimizi avuttuk. Artık nasıl bir ucuzluksa, 15 saaatlik yol için yaklaşık 130 Türk lirası ödemiştik. Şoför otobüsün kontağını çevirip motoru çalıştırınca abartmıyorum King Kong’un homurdanması gibi bir ses çıktı. Biraz aksırıp tıksırdıktan sonra sarsıntılı bir şekilde silkinerek hareket etti. Yukarıdaki satırları kesinlikle edebi olmak için yazmıyorum. Eğer perdeleri hiç güneş ışığı sızdırmayacak şekilde sımsıkı kapatılmış o otobüsün içerisinde bizimle beraber olsaydınız çıkan seslerden ve sarsıntıdan dolayı siz de kendinizi Koah olmuş sigara tiryakisi bir King Kong’un içinde yolculuk yapıyor sanabilirdiniz.
Bu otobüs bizi sınıra kadar kesin götürmez diye düşündük. Tam o sırada bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Ben otobüs’ün koridor tarafında oturuyordum, pencere kenarında ise Brezilyalı bir vatandaş vardı. Otobüsün melodik homurtusu ile yağmurun sesi birleşince yolculuk güzel bile gelmeye başlamıştı. Tam oh ne güzel ninni gibi diye düşünürken solumdan “FOŞURTT” diye bir ses geldi. Otobüs camının çerçeve ile birleştiği noktadan yarım litre su yanımda oturan Brezilyalı’nın üzerine boca oldu. İkimiz de şaşkınlıkla birbirimize baktık. Adam güleyim mi ağlayayım mı bilemedi. Aradan 30-40 saniye geçti geçmedi Foşurtt diye bir ses ile aynı miktarda su adamın üzerine döküldü. O andan itibaren her 30 saniyede bir adamın üzerine su dökülmeye devam etti. Ben içindeki laptop ve fotoğraf makinası ıslanmasın diye ayağımın dibinde duran sırt çantamı hemen kucağıma aldım. Adam 3-4 dakika bu şekilde ıslanmaya devam ettikten sonra gidip muavinle konuştu. Muavin onu en arkada bir boş koltuk varmış oraya yerleştirdi. Hayatımda ilk defa pencere kenarına düşmediğim için şükrettim.
Yaklaşık bir 5 saat gittikten sonra ilk molamızı bizim Afyon’daki dinlenme tesislerine benzer bir yerde verdik. Uyuşan bacaklarımızı açmak için aşağı indik. Kahve almak için tesise girdim, fiyatlar Atatürk havalimanı ayarında. Bir kahve 10 lira, küçük bir sandviç 15 lira, küçük boy mısır cipsi 7 lira. Yere batsın sizin tesisiniz diyerek bir şey almadan dışarı çıktım. İyi ki Deniz bize yolluk olarak kek hazırlamış, yol boyunca o kekler ile karnımızı doyurduk. İlk moladan yaklaşık 5 saat sonra ikinci molayı verdiğimizde durduğumuz yer otobüs firmasının kendi yeriydi. Dinlenme tesisinden çok şirketin tamirhanesi gibi bir yerdi sanırım. Orada kahve ucuz olduğu için kahve içebildik.
Terminaldeki otobüs yazıhanesi yolculuğun 15 saat süreceğini söylemişti ama bizim yolculuğumuz otobüsümüzün aksırıp tıksırmaları yüzünden 17,5 saat sürdü. Yol boyunca Foz do Iguaçu’ya vardıktan sonra ne yapacağımızı konuşmuştuk. Kararımız kahvaltı bile yapmadan hemen Arjantin yönüne geçmek ve şelaleleri orada gezmekti. Bundan bir sonraki yazıda şelaleleri ayrıntılı anlatacağım ama burada biraz ön bilgi vereyim. Bu Şelaleler Arjantin ve Brezilya arasında sınır gibi. Hem Brezilya’dan hem de Arjantin üzerinden şelaleleri gezmek mümkün. Ancak şelalelerin Brezilya tarafında şelaleleri izlemek ve gezmek için çok küçük bir alan var. Arjantin tarafı ise bildiğiniz milli park gibi bir yer. Şelaleleri hem aşağıdan hem yukarıdan bir çok açıda izlemeniz hatta nehre girip yüzmeniz mümkün. Arjantinlilerin gezi alanı o kadar büyük ki parkın içerisinde Tren ile geziyorsunuz. Neyse ayrıntıları diğer yazıda yazarım.
Terminal içerisinde bir polise Arjantin’e geçmek istediğimizi, sınıra gitmek için otobüslerin nereden kalktığını sordum. Arjantin sınırı için terminalden otobüs kalkmıyormuş. Terminalin önünden dolmuşa binip şehir merkezine gidiyorsunuz, dolmuş şöförüne Arjantin’e gitmek istediğinizi söyleyin o sizi şehir merkezinde Arjantin’e çalışan dolmuşların geçtiği durakta indiriyor. Kişi başı toplam 6 real verip 30 dakikada Arjantin’deki İguazu kasabasına geçiyorsunuz. Brezilya’dan çıkış yaparken Brezilya tarafında çıkış damgası, Arjantin tarafında ise giriş damgası vurduruyorsunuz. Her iki damgada da herhangi bir sorun çıkmıyor, bavullarınızı da aramıyorlar. Sorgusuz sualsiz damgalarınızı vurup, iyi yolculuklar diliyorlar.
Iguazu şelalelerini de yarın anlatırım…
Önceki yazı
Paraguay’ın Renkli duvarları
Sonraki yazı
Paraguay ve Emek Sineması
8 Responses to Brezilya’dan kaçış, Foz do Iguaçu ve yol ayrımı
Cascavel üzerinden mi yoksa Guarapuava üzerinden mi gittiniz? Sırf meraktan soruyorum, hiç tutturamamış da olabilirim:P
Doğrudan otoban üzerinden gidildiği için şehirlere girilmiyor.
Oha Brezilya çok fena pahalıymış. Arjantin’de durum nasıl özet geçersen seviniriz.
Yarın Arjantin ve İguazu şelalesi ile ilgili yazacağım, orada fiyatlardan ayrıntılı bahsedeceğim @kunthar.
“Şoför otobüsün kontağını çevirip motoru çalıştırınca abartmıyorum King Kong’un homurdanması gibi bir ses çıktı.” ahhahahaha :D
Cidden abartmıyorum ama :)
oldukça maceralı bir otobüs yolculuğu olmuş bu. Umarım daha kötülerini yaşamazsınız oralarda.
Bolivya’da çok daha kötülerini yaşayacağımıza eminim, Bolivya’daki otobüsler ve yollar gerçekten çok kötü. Bir de şimdi uzun bir tekne yolculuğu yapmayı düşünüyoruz. O fazlası ile maceralı olacak. Yarın Asuncion’dan, Concepcion isimli şehire gideceğiz. Orada bir tekneye binip nehir üzerinden Bolivya sınırına kadar 3 gün yolculuk yapacağız. Orada Bolivya’ya gitmek için 3 alternatif var, ya pırpırlı uçak ile geçiyorsunuz ya küçük bir kayık tutup onunla geçiyorsunuz ya da Brezilya’ya geçip, Brezilya üzerinden Bolivya’ya geçiyorsunuz. Bakalım ne olacak :)