Quito

Guayaquil’den sonra nereye gideceğimi belirlemek için harita başında geçirdiğim saatlerden sonra doğrudan Quito yönüne gitmeye karar verdim. Aslında kuzeye doğru bir rota çizip Ekvator plajlarını keşfedebilir ya da doğudaki Ekvator’un Amazon bölgesini gezebilirdim. Ama paralar suyunu çektiği için en kısa zamanda Kolombiya’nın başkenti Bogota’ya varmak benim için daha akıllıcaydı. Kolombiya’da arkadaşımın evinde kalıp, geçici bir iş bularak biraz para kazanabilir daha sonra Kolombiya’nın Amazonas bölgesine inebilirim diye düşündüm.

Guayaquil’in o güzel terminaline gidip Quito için bulabildiğim en geç saatteki ve en ucuz otobüse biletimi aldım. Ekvator genelinde otobüsler bildiğiniz külüstür. Nitekim bilet aldığım otobüs de oldukça eski model bir otobüstü. Otobüste klima sistemi olmadığı için kapı pencere açık şekilde yola çıkıldı. Güney Amerika genelinde klimaları sonuna kadar açmayı sevdikleri için otobüsler buz gibi soğuk olur. Bunu bildiğim için bavulumda her zaman küçük seyahat battaniyelerinden taşırım. Iberia’dan ve Peru’da bindiğim bir otobüs şirketinden birer tane battaniye ödünç aldığım için her daim hazırlıklıyımdır. Otobüste klima olmadığını görünce -ki önceki yazımda bahsetmiştim Guayaquil’de cehennem sıcakları hüküm sürüyor- “ne gerek var battaniyeyi yanıma almaya” diyerek battaniyemi bavuldan çıkarma gereği duymamış ve bavulumu doğrudan bagaja vermiştim. Keşke yapmasaymışım. Sabaha karşı 4 gibi soğuktan titreyerek uykumdan uyandım. Ama nasıl soğuk. Bütün pencereler sıkı sıkı kapalı olmasına rağmen içerisi resmen suyun donma derecesinin altında gibi. Çaresiz kollarımı tişörtün içerisine sokup titreye titreye yola devam ettim. Quito 2500 metrelik rakımı ile La Paz’dan sonra dünyanın en yüksek başkenti. Bu yüzden her ne kadar Ekvator çizgisinin dibinde yer alsa da bazen insanı titretecek kadar soğuk olabiliyor. Yoğun bitki örtüsü dışında aynı bizim karasal iklim özellikleri gösteriyor. Öğlenleri insanı terleten yakıcı bir güneş çıkıyor akşam üstleri ise bildiğiniz üşüyorsunuz. Belki yol hali benim bünyem biraz zayıfladığı için soğuğu fazla hissettim bilemiyorum.

Tarihi Kentten

Tarihi Kentten

Quito’da şehrin güney ve kuzeyinde iki terminal yer alıyor. Ben Güneydeki terminalde indim. Guayaquil terminaline göre gayet mütevazi olan terminal binasının hemen yanında aynı Guayaquil’deki gibi bir Metrobus sistemi var. Quito’da metrobusler dışında troleybüs sistemi de var. Yaşı küçük olanlar belki troleybüs nedir hatırlamaz. Benim yaşlarımda olan İzmirliler  hatırlayacaklardır, troleybüs eskiden bizim kentlerimizde de olan bir otobüs sistemi. Bu tip otobüsler benzin yerine elektrik enerjisi ile çalışıyorlar yani bir anlamda tramvayın tekerlekli olanı diyebiliriz troleybüslere . Otobüs, üzerinde boynuz misali iki direk vasıtası ile yol boyunca yerleştirilmiş elektrik direklerinden enerji çekerek hareket ediyor. Bizde çeşitli bahaneler ile kullanımına son verilen bu çevre dostu sistem hala bir çok Avrupa ülkesinde kullanılmaya devam ediyor.

Metrobus durağı

Metrobus durağı

Konuyu dağıtmayalım metrobüs ve troleybüs sistemi sayesinde şehir içinde ulaşım gayet hızlı ve sorunsuz. Şehir aynı Cartagena’daki gibi  iki ana bölümden oluşuyor. Tarihi merkez ve modern merkez. Ama bu iki bölüm Cartagena’daki gibi katı çizgiler ile birbirinden ayrılmış değil. Tarihi kentte bir çok modern bina ile karşılaşmanız mümkün. Cusco ya da Cartagena’da dolaşırken iyi korunmuş tarihi doku sayesinde  kendinizi sanki 300 yıl öncesine ışınlanmış gibi hissedersiniz, Quito’da tarihi doku  bir Cartagena, Cusco kadar başarılı olmasada kapladığı geniş alan ve tarihi yapıların fazlalığı sayesinde kendine özgü bir havatya sahip.  Ekvatorlular  tarihi kentteki yapıları  ellerinden geldiğince korumuşlar ve bu koruma kenti Unesco’nun Dünya Mirası listesine sokmuş.

Ben kentin tarihi kısımına yakın bir bölgede ucuza hostel bulup kaldım. Daha doğrusu doğrudan internette en ucuz fiyata sahip olduğunu gördüğüm hostele gittim. Hostel Revolution isimli bu  hostele girişimi yaptırırken kayıt formunu doldurması için pasaportumu uzattığım hostel sahibi, pasaportumu elinde evirip çevirip, “Türk müsün?” diye sordu ve “burada kalan bir türk daha var” dedi. Kesin arap turisttir diye düşünerek “adı ne? ” diye sordum. “Devrim” dedi “Şu an televizyon odasında gel tanıştırayım” diye de ekledi. İsmi “Devrim” anlamına gelen bir hostelde “Devrim” isimli Türkiye’den gelmiş birisi ile tanışmak ilginç bir deneyimdi. Devrim 2-3 senedir Güney Amerika’daymış, bir süre Kolombiya’da kalmış ama orada vize sorunları yaşayınca Ekvator’a gelmiş. Şimdi Quito’da bir dil kursunda İngilizce ders vererek para kazanıyor. Ekvator koşulları için oldukça iyi sayoılacak da bir para kazanıyor. Hani hep “Yahu şu İngilizler, ABD’liler ne kadar şanslı insanlar, İngilizce anadilleri olduğu için dünyanın her yerinde ingilizce dersi vere vere gezebilirler” diyoruz ya, Devrim aslında ingilizce ders vermek için illa İngilizce konuşulan bir ülkede doğmanın gerekli olmadığının canlı kanıtı gibi. Buradan Kolej mezunu ve üniversitede ingilizce eğitim alan tüm arkadaşlara duyurulur. İngilizce ders vererek gezebilirsiniz arkdaşlar!

Devrim sağolsun Quito ile ilgili bir çok yararlı bilgi verdi bana. Özellikle methettiği Şehrin tarihi kısımlarını gezerek Quito turuna başladım. Şu an şehrin orta ve alt sınıflarının oturduğu  tarihi kısmında eskiden Quito’nun zenginleri oturuyormuş. Şehir büyüdükçe ve zenginler zenginliklerine zenginlik kattıkça elbette ihtiyaçları da farklılaşmış ve şehrin modern kısımına göç etmişler. Alışveriş merkezleri ve eğlence mekanları hep şehrin modern kısımında. Tarihi bölümü gezerken bir çok sokağı İzmir’deki Kemeraltı’na benzettim. toptan ve parakende elbise satıcıları, hırdavatçılar, küçük beyaz eşyacılar bütün sokakları ele geçirmiş.

Quito'dan

Quito'dan

Pazar günleri Güney Amerika genelinde Bisikletle Gezme günü oluyor

Pazar günleri Güney Amerika genelinde Bisikletle Gezme günü oluyor

Quito'dan

Quito'dan

Tarihi kısımdan

Tarihi kısımdan

Tarihi Kentten

Tarihi Kentten

Tarihi Kentten

Tarihi Kentten

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Yan gelip yatmış aziz heykelciği hiç görmemiştim

Yan gelip yatmış aziz heykelciği hiç görmemiştim

Binaların içinde çok güzel avlular o avlularda da benim bütçemi aşan çok güzel restoranlar var

Binaların içinde çok güzel avlular o avlularda da benim bütçemi aşan çok güzel restoranlar var

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Çöp tenekeleri müthiş!

Çöp tenekeleri müthiş!

Quito

Quito

Quito'nun polisleri bile nostaljik kıyafetler giymiş. Bizim eski Frukolar gibi

Quito'nun polisleri bile nostaljik kıyafetler giymiş. Bizim eski Frukolar gibi

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Quito

Şehrin turistlerin uğrak yeri olan bir diğer bölgesi ise Mariscal isimli muhit. Mariscal aynı bizim İstiklal caddesi, Kıbrıs şehitleri cadddesi gibi eğlence mekanlarının toplandığı bir bölge. Her keseye göre Restoran, bar, Club bulmak mümkün. “Her kese” tanımının içerisine ne yazık ki benim acınası cüzdanım girmediği için mekanlara girmeden sadece sokakları gezerek bölgeyi tanıdım.

Kentin en güzel yanlarından biri adım başı büyükçe parklar olması. Restoran ve barlar yerine bedava olan parklarda zaman geçirmeyi uygun buldum. Zaten genel olarak Güney Amerika’da parklar çok güzel. Bizdeki gibi iki tane bodur ağaç, bir tane demir kaydırak koyup al işte park demiyorlar. O kadar güzel ağaçlar var ki. Mahalle arasındaki parklar bile Botanik Bahçesi kıvamında oluyor. 3-4 katlı bina yüksekliğindeki dev ağaçların gölgesinde dinlemek gerçekten çok keyifli.

Parklar çok güzel

Parklar çok güzel

Quito'dan

Quito'dan

Quito'dan

Quito'dan

Quito

Quito

Quito seyahatim sırasında tek yaşadığım terslik,  ağzımın hem sağ tarafında hem de sol tarafında iki ayrı dolgunun aynı anda düşmesi oldu. Yemek yerken lokmaları  ne sağ taraf ile ne sol taraf ile çiğneyebiliyordum. Sadece ön dişlerimi kullanarak kemirgen misali yemek yemek zor olduğu için kendime dişçi aramaya başladım. 3-4 saat boyunca sokak sokak gördüğüm bütün dişçilere fiyat sordum. Sanki anlaşmışlar gibi dolgu başına minimum 30 dolar para istediler. İki dolgu için toplam 60 dolar vermem gerekiyordu. Cebimde toplasan 70 dolar para olduğu için bu miktarı vermem mümkün değildi. O an aklıma Quito’da varsa Dişçilik Fakültesine gitmek geldi. Sonuçta fakültedeki fiyatlar piyasa’dan daha düşüktür diye düşündüm. Gerçi Ege Üniversitesinden biliyorum tedavileri staj niyetine son sınıf öğrencileri yaptığı için yapılan tedavi ile ilgili ufak tefek sorunlar yaşanmıyor değil. Ama sonuçta hem  dışarıda özel diş doktoruna gidecek param yok hem de son sınıf öğrencileri benim gibi hastaları kesip biçebilecek ki tıp ilimi gelişecek. Hemen Dişçilik fakültesini aramaya başladım. Yürüye yürüye tarihi kent ile modern kent arasında bir yerde fakülteyi buldum.

Diş fakültesi

Diş fakültesi

Fakültenin girişindeki danışmaya dışarıdan hasta kabul edip etmediklerini sordum. Bana önce kimliğimin (yani benim durumumda pasaportumun) fotokopisini çektirip gelmem gerektiğini, kayıt için de 5 dolar ücret ödeyeceğimi söylediler.  Dolgu ücreti ne kadar diye sorduğumda , 5 dolar ücret ödeyip kayıt yaptıktan sonra muayene sonucuna göre tedavi ve ücretin söyleneceğini, ayrıntılı bilgiye sahip olmadıklarını, tedavi işleri ile üst kattaki kliniğin ilgilendiğini söylediler. Fotokopimi çektirdikten sonra doğrudan üst kata kliniğin olduğu bölüme çıktım. Elimde fotokopi şaşkın şaşkın kayıt yaptıracağım yeri ararken orada bir bankta oturan genç biri yanıma yaklaşıp, “bir problemin mi var yardımcı olayım” dedi. Ona dolgularımın düştüğünü, yenilemek istediğimi söyledim. Tamam, ben sana yardımcı olurum diyerek elimden fotokopiyi kaptı, sen burada bekle ben aletlerimi alıp geliyorum diye de ekledi. Bu aşağı kata gidip 5 dakika sonra elinde bizim musluk tamircilerinin kullandığı cinsten bir alet çantası ile geri döndü. Eyvah hapı yuttum, dedim içimden. Çocuk beni de alıp birbirinden paravanlarla ayrılmış onlarca dişçi koltuğunun bulunduğu büyük bir salona aldı. Geç otur dedi. Ben ee kayıt yapmayacakmıyız, diye sorduğumda gayet bıçkın bir şekilde kafasını yana eğip, endişelenme hallederiz, dedi.

Çaresiz koltuğa oturdum.  Çocuğa akşam yola çıkmayı düşündüğümü o yüzden ne yapılacaksa bugün tamamlanması gerektiğini söyledim. Çocuk o zaman muayene formalitesini geçelim ben hemen bakıp tedaviye geçeyim dedi. Neyse bu baktı soldaki diş hemen dolgu yapılabilirmiş ama sağdaki çürümeye başlamış, o yüzden sinirlere kadar ilerleyip ilerlemediğini anlamak için röntgen çekmek, doğrudan dolgu yapmayıp ilaç koyup 3-5 gün beklemek lazımmış. Ben o akşam yola çıkmayı planladığım için çocuğa, soldakine doğrudan dolgu yapalım, sağdakini de elden geldiğince temizleyip geçici dolgu yapalım, ben daha geniş bir zaman bulduğumda onu tedavi ettiririm dedim. Çocuk yine bıçkın bir şekilde, hay hay, dedi. Ama, dedim, bir sorunum var, benim fazla param yok dolgu ücreti ne kadar öğrenmem lazım önce, dedim. Çocuk dolgu ücreti 15 dolar dedi. Yukarıda yazmıştım dışarıda dolgu için 30 dolar istiyorlar. Çocuğa, ee dedim geçici dolgu ile normal dolguya aynı ücreti mi alıyorsun. Bu bir düşündü, düşündü (bu kadar uzun düşünmesinden anlamalıydım) düşündü ve sonunda; iyi o da 10 dolar olsun, dedi.

Bizim cukkacı dişçilik öğrencisi

Bizim cukkacı dişçilik öğrencisi

Tamam dedim, çocuk başladı tedaviye. Bu arada çocukla sohbet etme fırsatımız da oldu. son sınıf öğrencisiymiş, mezun olup kendine bir muayene açmak için gün sayıyormuş. Çocuğun eli de bayağı hafifti, bir güzel dolguyu ve geçici dolguyu yaptı, bedavadan tartar temizliği de yapıverdi sağolsun. Ben teşekkür edip koltuktan kalktım  ve kenarda duran fotokopimi alıp “kayıt ve ödeme işlemlerini nerede yapacağım” diye sordum. Bizimki, yine kafasını bıçkınca yana eğip elimden fotokopiyi kaptı, kayıt işlemlerini ben yapacağım sen ödemeyi bana yapacaksın, dedi. O an bizim uyanığın ne yaptığı konusunda jeton düştü, keşke daha iyi pazarlık yapsaydım diye dertlenerek parayı bizim uyanığa uzattım. Bizimki parayı bir tek alnına sürmedi, doğrudan cuk diye cebine attı. İçimden helal-i hoş olsun diyerek ayrıldım. Bizim uyanık güzel yere dükkan açmış, günde 2-3 hastanın benim gibi kaydını yapmayıp parayı cebe atsa güzel para yapıyor. Gerçi ben de zararlı çıkmadım bu işten en azından 5 dolar ekstra kayıt ücretinden kurtuldum. Hem de dışarıda 60 dolara yaptıracağım işi 25 dolara yaptımış oldum.

 

 

 

6 Responses to Quito

  1. naz

    quito güzel yermiş, ama cukkacı dişçilik öğrencisine bayıldım.. bi an korkmuştum yapamıcak filan diye.. neyse ki tedavi etmiş :))

  2. hüseyin

    merhaba nasılsın .!! kolombiya da nereye gideceksin .!1 bagoto mu? medellin mi ? oralarda sana yardımedebilecek arkadaşlarım var ..bana iletşim kurarsan yamdım etmeleri için devreye girebiliirm ..

  3. hüseyin

    şuan diolok kuruyorum . sana telefon verip sen konuşabilirsin .!! koray

  4. hüseyin

    Edwin Villarraga adında bogota yaşıyan arkadaşım var..telefon numarası 312 386 47 62 sana yardımcı olacak

  5. hüseyin

    koray medelline gidersen haberim olsun. orada arkadaşlarım var sana yardımcı olabilirler.!!

Bir cevap yazın